“Ol değince olduran gönüllerimizi iman nuru ile dolduran yüce Allah'ın doksan dokuz adıyla…”

Dünya iki Türk'e dar gelmeye başladı. Doğu'da bir bozkurt, Batı'da bir kartal akından akına seferden sefere koştular. Önlerine kim çıktı ise ya merhametlerinin ya da soğuk çeliklerinin tadına baktılar. 1400 yıllarına gelince bir kına iki kılıç sığmamaya başladı. Gökte bir tek tanrı varsa yeryüzünde de bir tane Han olması gerekiyordu. Doğunun bozkurdu Timur ve Batının kartalı Yıldırım Beyazıt karşı karşıya geldiler. Ankara'da iki Türk ordusu bozkurt gibi Kartal gibi erce dövüştüler.

Timur Devleti hükümdarı Timur Hindistan, Bağdat, Karakoyunlular ve Altınordu devletleri üzerine seferlere çıkıyor ve hepsinde başarı elde ediyordu. Timur 1393 yılında Bağdat’ta bulunan Celayir devleti hükümdarı Ahmet Celayir’e elçiler ve pahalı hediyeler göndererek kendine bağlı olmasını istemişti. Sultan Ahmet ise bu teklifi reddederek elçileri geri yolladı bunun üzerine Emir Timur ivedi bir şekilde harekete geçerek Sultan Ahmet'in üzerine sefere çıktı. Ordularına savaş düzeni aldırmış olan Timur savaşa hazır durumda iken Timur devletine karşı koyamayacağını anlayan Sultan Ahmet kaçarak Memlûk Devletine sığınmıştır. Bağdat’ı kısa sürede hâkimiyeti altına alan Timur hiç durmadan; Karakoyunlulara ve batıda bulunan devletlere elçiler gönderdi ve daha cevap dahi gelmeden Timur savaşa hazır ordusu ile Karakoyunlulara ve diğer beyliklerin üzerine yürüyüp buraları zapt etti. Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf da aynı Sultan Ahmet gibi Memlûk Devletine sığınmıştı. Osmanlı Devleti ve Memlûk Devletinin arası da Emir Timur tehlikesi sayesinde düzelmişti. Bu iki devlet ve bazı beylikler ittifak kurmuşlar Emir Timur'a karşı bir olmuşlardı. Bu ittifakı fırsat bilen Memlûk sultanı, Emir’in kendisine gönderdiği elçileri idam etmiştir.

Tehlikenin farkında olan Timur hedefinde olan Memlûk seferini iptal edip kuzeye Altınordu Hükümdarı Toktamış üzerine sefere çıktı ve Altınordu devletini yok etti. Bunun üzerine Moskova'da bulunan Slavlar Türk devleti olan Altınordu'nun yıkılmasından hemen sonra rahat bir şekilde yayılmaya başladılar. Bu sırada Timur, Hindistan üzerine sefere çıktı. Hindistan'ın kuzeyini hâkimiyeti altına alan Timur büyük bir başarı elde etmişti. Timur’un Hindistan seferinde olmasını fırsat bilen, Sultan Ahmet ve Kara Yusuf eski topraklarını almaya çalışmak için Timur topraklarını saldırı girişiminde bulunmuşlardı bu saldırıda Timur askerlerini ve bazı halkı katletmişlerdi. Artık bu iki adam birer sultan değil iki isyancı katillerdi. Haberi alan Emir Timur direk Bağdat'ta yola çıkmıştı. Bu saatten sonra bu katillerin akıbeti aman dilemeden cezalarını vermekti.

 Timur’un geldiği haberini alan Celayir Ahmet ve Kara Yusuf Memlûk Devletine geri sığınmışlardı. Olan bu duruma oldukça hiddetlenen Timur’dan korkan Memlûk sultanı Celayir Ahmet'i ve Kara Yusuf'u ülkesinden kovmuştu. Sığınacak son liman olarak Osmanlı Devleti’ni seçen iki kaçak Yıldırım Beyazıt'ın kapısına gitmişlerdi. Yıldırımdan merhamet diledikleri için Yıldırım Beyazıt Celayir Ahmet'i ve Kara Yusuf'u himayesi altına almıştı.

 İşte bu olaydan sonra Timur Devleti ve Osmanlı Devleti ilk defa karşı karşıya gelecekti. Timur kendisine bu ihaneti yapanları affetmek istemiyor, cezalarını kesmek istiyordu. Derhal Yıldırım Beyazıt'a ulak yollamış bu iki hainin kendisine teslim edilmesini veya idam edilmesini yahut Osmanlı topraklarından çıkarılması gerektiğini istemişti. Yıldırım Beyazıt sert bir dilde kendisinden aman dileyenleri Türk töresine de uygun olarak teslim etmeyeceğini belirtmiştir. İki hükümdar da kararlarından vazgeçmemiş aralarında birçok yazışma olmuştur. Bu ciddi durum artık hakanların sabrını taşırmış savaşa doğru ilerliyordu. Ordularını hazırlayan Timur derhal Azerbaycan üzerinden Anadolu'ya girdi. Buradan Sivas'a gelen Emir Timur Sivas'ı yakıp yıkmış ve yağmalamıştı. Bu esnada Yıldırım Beyazıt Konstantinopolis kuşatması ile meşguldü. Timur tehlikesinden önce tek odaklandığı savaş Konstantinopolis kuşatması idi, kendisine de pek güveniyor Timur’u alelade bir Türkistan beyi olarak addediyordu. Yıldırım Beyazıt Timur’u önemsemezken Timur Anadolu’ya giriyor parçalıyor ve buradaki beyleri ve aşiretleri yanına çekiyordu.

Bunu fırsat bilen Timur hemen Malatya'ya oradan Elbistan’a giderek bu yöreyi de Sivas gibi talan etmişti. Aslında bu yaptıkları ile Beyazıt'a güç gösterisi yapmak istemiş ve kendisine karşı gelmemesi gerektiğini göstermeye çalışmıştır. Timur tehlikesinin farkına varan Yıldırım Beyazıt İstanbul kuşatmasını kaldırmış, ordularını düzene sokarak derhal yola Emir Timur’un karşına çıkmak için yola koyulmuştur.

28 Temmuz 1402 de İki cihan sultanı, iki kahraman Türk ordusu Ankara'da karşı karşıya gelmiştir. Timur safında Beyazıt'a sırt dönüp Timur’un yanına geçen Anadolu beyleri de vardı ve Hindistan'dan getirdikleri devasa fiiller. İki ordu için savaş davulları vuruldu, tuğlar kaldırıldı, atlar dörtnala koşmaya başladı. İki katil insan yüzünden Türk, Türk’ü kırmıştı.

 Dehşet bir savaş olmuş kılıçlar kırılmış, başlar düşmüş, ortalık kan gölü olmuştur. Osmanlı devleti yavaş yavaş erimeye başlamıştı, Timur Devleti zafere çok yakındı. Yıldırımın dört oğlu savaş alanını terk etmiş ve Yıldırım, Timur’un komutanı olan Esen Buga tarafından esir alınmıştır. Osmanlı ordusu bozulmuş, dağılmıştı ve mutlak zafer Timur Devletinindi. Yıldırım, Emir Timur tarafından sürekli hoşgörülü bir tavır görmüş ve daima kendisi hala bir hükümdarmış gibi davranılmıştır. Timur, Yıldırım Beyazıt ölene kadar ona hürmet etmiş yakından ilgilenmiştir. Osmanlı Devleti bu süreç itibariyle başbuğsuz kalmıştır.

 Yıldırım Beyazıt, Emir Timur’un gözetiminde Akşehir'de tutuluyordu ve tarihler 1403 gösterdiğinde Osmanlının koca hakanı intihar ederek yahut felç geçirerek gözlerini fani dünyaya kapatmıştır. Yıldırım Beyazıt’ın oğulları taht mücadelesine girmiş, koca devlet oğulları tarafından parçalanmış ve fetret devrine girmiştir. Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan Türk beylikleri birer birer Timur’un yardımı ile bağımsızlaşmış kendi beyliklerini tekrar kurmaya başlamışlardır. Yıldırımın oğullarından; Mehmet Amasya’da, Musa Bursa’da, İsa Balıkesir’de Süleyman ise Edirne’de hükümdarlığını ilan etmiştir. Halk olan bitenden çaresiz el mahkûm beklemek sorunda idi bu fetret devri sırasında ahiler çok önemli işler başarmış halkı bir arada tutmuş, gayri müslim halkı ise isyana kalkışmamaları için sürekli her zamanki mücadelelerinden daha ziyade baskılamışlardır.

Belki de Osmanlı’nın tamamen parçalanıp isyanlar içinde yok olmamasını sağlayan kişiler ahi teşkilatıdır. Şehzade Mehmet bütün kardeşleri ile taht mücadelesine girerek hepsini saf dışı bırakmıştı sadece en büyük ağabeyi şehzade Musa hariç. Musa ile Mehmet karşı karşıya gelmiş ve Mehmet savaşı kaybedip başkentine Amasya' ya çekilmiştir. Kardeşi İsa’nın desteğini de alarak tekrardan ağabeyi Musa'nın üzerine sefere çıktı. Mehmet aklı ile İsa’yı saf dışı bırakmıştı ağabeyleri Musa’yı yenerlerse şayet ülkenin padişahı İsa olacaktı kendisinin tek amacı kaybettiği savaşın intikamı diye belirtmiş taht olmadığını söylemişti. Buna inanan İsa, Mehmet'in safına geçerek Mehmet'i desteklemiştir. Şehzade Mehmet ve Şehzade İsa'nın ordusu bir olarak şehzade Musa'nın üzerine tekrardan sefere çıkmıştır bu sefer çark şehzade Mehmet’ten tarafa dönerek zafere ulaştırmıştı. Ülkenin siyasi birliğini tamamlayan Mehmet tahta oturmuş ve Şehzade İsa da bu esnada idam edilmiştir. Böylece Osmanlı Devleti'nin fetret devri sona ermiş devlet resmen baştan kurulmuştur.

Bu yüzdendir ki 1. Mehmet’e Osmanlı'nın ikinci kurucusu derler. Girilen bu savaşta en büyük darbeyi alan Osmanoğluları üsten bakmanın, küçümsemenin, düşmanını hafife almanın bedelini en ağır şekilde ödemiştir.

Her ne olursa olsun kartal da bizimdi, kurt da bizim. Yıldırım’da bizdik Timur’da bizdik ve yine ne yaptıysak biz bize yaptık. Ankara muharebesi Osmanlı için yenilgi, Timur için zafer değildir bu savaş Türk’ün anlına çalınan kara bir lekedir.

Tanrı Türk'e Yar Olsun Türkün Özü Var Olsun