Bir önceki yazımda durum analizi yapmıştım, bu yazımda ise Türk Dünyası üzerine kurgulanmış planların boşa çıkarılması, oyunun bozulması için yapılması gerekenlerden bahsedeceğim.

Kıssadan Hisse;

1.      Türkiye’nin cari açığının en az %65’inin enerji açığı olduğu düşünüldüğünde soydaş devletlerin desteği alındığında ekonomik ve uzun vadeli olarak, dünyada söz sahibi bir devlet olacağımız kaderimizdir. Rusya üzerinden dağılan Kazak petrolü de dâhil batıya açılan tüm Türk Dünyası enerji koridorunun ülkemiz üzerinden nakledilmesi,

2.      Orta Asya’da açıkça görülmektedir ki Pentagon destekli Rusya ile Anglosakson destekli Çin arasında bir güç yarışı vardır. İlk etapta, soydaş devletlerle birlikte, Türkmenistan-Özbekistan sınırında ve Karakalpakistan çölünde ortak tatbikatlar yapılması,

3.      Yakın gelecek perspektifi olarak NATO’dan uzaklaşmadan, Rusya ve Türk Dünyası’nın bir arada olduğu ittifaklar kurulması, vizyonumuz içinde olmalıdır.

              Rusya’nın baskıcı tutumu ve sorunları nedeniyle hedeflerimiz kapsamında Kafkasyada ve Orta Asya’da harekete geçmenin tam zamanı olduğu değerlendirilmektedir. Önceliğin Zengezur koridoruna verilmesi elzemdir bu kapsamda Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye arasında ekonomik işbirliği antlaşmalarıyla başlayan Kafkasya Örgütü kurulmalıdır.

Dünya konjonktürüne bakıldığında, 1917’den bu yana Finlandiya’nın ve tam 210 yıldır İsveç’in benimsediği tarafsızlık politikalarını değiştirerek taraf olmaları, dünyanın çok yakın zamanda büyük olaylara gebe olduğunu göstermektedir. İsveç’in 11 Mayıs 2022 tarihinde İngiltere ile güvenlik iş birliği antlaşması imzalaması da olayların çok kısa sürede beklendiğini işaret etmektedir.

Türk Dünyası ile her yönden geliştirmek zorunda olduğumuz, dönemsel olarak hatırlanan ve 85 yıldır ihmâl ettiğimiz ilişkileri daimi ve stratejik bir plan dâhilinde acilen harekete geçirmeliyiz. Kadim Türk ailesinin bir araya getirilmesi ile, muktedir olan karanlık hegemonist dönem sona erecek, barışçıl politikalarımız sayesinde dünyaya eşitlik, adalet ve huzur hâkim olacaktır. Bu kapsamda;

1.       Misak-ı Milli sınırları hariç olmak üzere, Orta Doğu ve Arap coğrafyasını kontrol dışında bırakmadan, enerji, vakit ve kaynaklarımızın çoğunluğunu Büyük Birliğe ayırmalı,

2.       Türkiye’nin büyüklüğünü göstermeli, sadece Batı ile ilişkiler kötüye gittiğinde değil, süreklilik esasında aynı dili, sosyo-kültürel kardeşliği ve tarihi bağları olan Macaristan, Kafkasya ve Orta Asya ile bağlarımız güçlendirmeli,

3.       KKTC’yi de dâhil ederek, Türk Dünyası ile vizelerin kaldırıldığı gümrük birliğine gidilmeli,

4.       Pakistan ve özellikle Japonya ile ilişkilerimiz ekonomik ve askeri işbirliği antlaşmaları ile güçlendirilmeli ve her iki ülke de ivedilikle, kurulacak olan Büyük Birlik üyesi yapılmalı,

5.       İran’ın korkulu rüyası Güney Azerbaycan’ın, İran’ın toprak bütünlüğü korunarak, devlet yönetiminde olması, okullarda Türkçe eğitim verilmesi ve Türkçe’nin ikinci resmi dil olması için taktik girişimlerde bulunulmalıdır.

              Yolsuzluk ve rüşvet düzeni, bir devletin ekonomisini batırmasının, devlet yapısının çürümesine yol açarak bataklığa dönüştürmesinin yanı sıra milli varlık ve bekasına da büyük tehdit oluşturmaktadır. Yurt içinde yaşanan olayların, dünya konjonktürünün sonuçları, küresel bir bütünün parçası olduğu değerlendirildiğinde, dünyayı anlamadan yurt içinde manevra yapılmasının sakıncalı olacağı, uzun vadeli stratejik planlar yapılması ve bu planların korunabilmesi için devlet yapısının güçlendirilmesi, kurumların birbirini kontrol edebildiği sistemler ile geliştirilmesi mecburi hâl almıştır.

III. Dünya savaşı ihtimali her geçen gün daha da artmaktadır, büyük ve oyun kurucu bir devlet olarak pozisyonumuzu güncellememiz söz konusu savaştan az hasarla çıkmamızı sağlayacaktır.

Ekrana değil arkasına bakmalı, sorgulamalıyız. Büyük Birliği kurarak hamiliğini üstlenmezsek kurulacak olan Birliği’nin hamiliğine ihtiyaç duyacağımız aşikârdır.