“Kur’an’ı öğreten, insanı Yaratan ve fikir beyan etmeyi öğreten Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...”

Mavi Vatan davamızda Filistin meselesini sağlıklı bir şekilde ele alabilmemiz için önceliklemavi vatan nedir?” sorusunu ele almamız gerekecektir 

Mavi Vatan; 7 tarafı denizlerle çevrili bir yarımada ülkesi olan vatanımızın kara sınırları hariç kıyılarımız da ki kara sınırlarımızın bazı durumlarda 200 mil, bazı durumlarda 350 mil ötesine kadar uzanan denizlerdeki sınırlarımızın tamamıdır. Bu sınırlar içerisinde bütün deniz yetki hakları tamamıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir  

  

Mavi Vatan Doktrini konusunda ki bir diğer husus ise hukuksuzca çizilen Sevilla haritasıdır. Nedir Sevilla haritası? 

Sevilla Haritası; 2004 yılında genişleyen AB’nin gelecek yıllar ilgili izleyeceği ekonomik ve siyasi planlamalar için üye ülkelerinin deniz sınırlarının net bir şekilde çizilmesini istemişlerdi. O dönemin Avrupa şartlarında ki ve bu araştırmayı en iyi yapacak üniversite olan Sevilla Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Suarez de Vivero araştırma için seçilmiştir. Bu araştırma için üye ülkelerden müstakbel deniz yetki alanlarını isteyen Prof. Vivero’ya Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi 1976 kıta sahanlığı krizinde de ileri sürdükleri Ege’yi kaplayan tezlerini öne sürmüşler, üstelik bu kez de Akdeniz’de de Türkiye’yi küçük bir deniz alanına sıkıştıracak bir harita göndermişlerdir.   

 Bu harita, Türkiye’nin Ege’de kıta sahanlığını 6 millik karasularıyla sınırlandırıyor, kalan bölgeyi Yunanistan gasp ediyor. Akdeniz’de ise Meis Adasından başlıyor, güneye doğru Akdeniz’in ortasına kadar ilerliyor ve Türkiye’ye Antalya Körfezinden başka bir çıkış yolu bırakmıyor.  

Söz konusu harita Prof. Vivero tarafından “tek taraflı ilan edilmiş (ünilateral claim)” deniz sınırları olarak gösterilmiş olsa da AB ajansları ve BM tarafından kullanılmaktadır. 

  

Peki Filistin-İsrail savaşı Mavi Vatan meselesinin neresinde? 

İsrail’in binlerce yıllık hedefi olan Arz-ı Mevut (vaat edilmiş topraklar) ülküsü doğrultusunda işgallerini meşrulaştırmak ve bir program çizgisinde ilerlemek maksadıyla Arzı-ı Mevut Bakanlığı kurmuştur. Ortaya koydukları Arz-ı Mevut haritasında Filistin, Irak, Suriye ve Türkiye’nin güneydoğusunda ve Akdeniz kıyısında bulunan 22 ilini Büyük İsrail ülkesi haritasına dahil etmiştir. İsrail’in bu yayılmacılığı sadece anakaralarla da sınırlı kalmıyor denizlerde de işgal ettiği toprakların denizlerde ki haklarını da gasp ediyor, bu deniz yetki alanların da ki su altı kaynaklarını kullanmaktan geri durmuyor.  Örneğin 1967’de ki 6 Gün Savaşlarının sonrasında başlayan bilfiil Filistin’in işgalinde Filistin’in deniz yetki alanlarını da işgal etmiştir. Bu işgal sonrası Filistin’in münhasır ekonomik bölgesinde (MEB) bulunan petrol arama çalışmaları yapmıştır. Ama asıl hazine Gazze şeridinin 36 km açıklarında 30 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunmakta.  

   

Bir de bu konunun Mavi Vatan meselemizi ilgilendiren kısmı var. İsrail’in GKRY ile denizlerde ki karşılıklı anlaşmalarla sağladığı iş birliği Türkiye’yi GKRY’nin kabul edip öne sürdüğü Sevilla Haritası sınırlarına sıkıştırmakta Türkiye’nin Mavi Vatan Doktrini/Denizlerdeki Misak-ı Milli tezlerinin önünü kapatmaya çalışıp baltalamaktadır. Bu kadarla da yetinilmemiş ABD’nin 2 uçak gemisiyle bir donanma kurup “Deniz Görev Gücü” adıyla sözde Gazze’ye göndermiştir. Gel gör ki söz konusu küçücük bir Gazze şeridi için gönderilen bu koca görev gücü rotasından saparak Sevilla Haritasının Türkiye MEB hattında durup Abdülhamid Han sondaj gemimizin tam karşısında durarak Türkiye’ye bir gözdağı vermek istemiştir. Üstelik tam da Türkiye’nin Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyine yaptığı hava harekatları ile kanlı örgütün üslerini bombaladığı süreçte Türkiye’nin milli güvenliğine tehdit olarak gördüğünü açıkladıktan sonra böyle bir gözdağı vermesi aslında meselenin Gazze’den daha büyük bir mesele olduğu anlaşılmaktadır.  

 Peki bu durumlar karşısında Türkiye ne yapabilir? 

Müstafi Amiral Cihat Yaycı paşamızın bu konuda bir fikri var.  

Amiral Yaycı’ya göre Libya ile yapılan ortak münhasır ekonomik bölge anlaşması Filistin ile de yapılmalıdır. Antalya Körfezinden Gazze şeridinin karşılıklı olması sebebiyle deniz yetki alanlarının birleştirilmesiyle arada bir deniz koridoru oluşturulmalıdır. Bu anlaşmaların faydalarını sıralamak gerekirse; 

1.      Bu sayede hem GKRY’nin küçük bir ada olmasına rağmen Akdeniz’de hukuksuzca ve mantık dışı ilan ettiği deniz yetki alanı daralacaktır.  

2.      Diğer getirisi ise Gazze’nin gasp edilmiş deniz yetki alanı genişleyecek ve buradan azımsanamayacak bir ekonomik gelir elde edecektir. Bir dipnot olarak da şunu söylemeliyim ki İsrail’in bu bölgeden çıkardığı doğalgazın getirisi o kadar iyi ki o doğalgazdan elde edilen geliri bankalarda saklanıp gelecek nesiller için biriktirilip saklanması kararı aldılar.  

3.      Bir diğer getirisi Türkiye’nin denizlerde ki Misak-I Milli sınırlarını destekleyecek ve bu sınırları daha da genişletecektir 

4.      En önemli getirisi ise uluslararası arenada Gazze’yi işgal planında Gazze’nin işgaline bir antitez argüman olacaktır.  

Bu bağlamda Gazze ve Filistin için hayati olan bu anlaşma kukla Filistin hükümeti tarafından reddedilmiştir. Ama ne olursa olsun bu anlaşma Filistin hükümetiyle ya da Hamas yetkilileriyle imzalanmalıdır.    

Hem Gazze hem de Türkiye için... 

KAYNAKÇA: 

Mavi Vatan Yazıları/ Gürdeniz

Mavi Vatan, Bir Harita ve Bir Doktrin/ Yaycı

Mavi Vatan Filistin’e Uzanmalı/ Yeni Şafak 2021-Yaycı