Monarşik düzende yaşayan toplumların kurdukları devletler; monark ailelerin idealleri ya da sahip oldukları inanç sisteminin gerektirdiği normları diğer toplumlara yaymak için verdikleri mücadeleler üzerinde gerçekleşmekteydi. Bu Çağ’da çoğunlukla kabile hayatı yaşayan toplumların sahip oldukları dil, din ve sosyal-kültürel yaşantının zenginliği birbirleri arasındaki ticari alışverişi de cazip kılmaktaydı. Çin’den başlayarak Türkistan coğrafyası üzerinden Anadolu ve Akdeniz aracılığı ile Avrupa’ya kadar uzanan tarihi İpek Yolu; sadece tüccarların değil, aynı zamanda doğudan batıya ve batıdan doğuya ilim ve bilim insanlarını, orduları, felsefe akımlarını, mistik ve semavi din öğretileri ile kültürlerin de yolu olmuştur. Modern Çağ öncesi Dünya’da farklı coğrafya ve kültürler arasında homojen ölçüde yaşamlarını sürdüren Yahudi toplumu, özellikle Avrupa ülkelerinde maruz kaldıkları baskı ve getto yaşam tarzıyla diğer azınlık gruplar arasında farklı konumdaydılar.

Batı toplumunda XVIII. Yüzyılda doğup gelişerek akılcı düşünceyi benimseyen, eski geleneksel teorileri, değişmez kabul edilen varsayım ve ideolojilerden özgürleştikleri düşünsel gelişimi kapsayan dönem olan Aydınlık Çağıiçerisinde temel dini konularda ortak bakış açısı etrafından birleşen Yahudi cemaatleri de bu aydınlanma düşüncesine paralel olarak Hıristiyan toplumlara entegre olma ve modernleşme amacı güden Yahudi toplumu için aydınlanma hareketi olan Haskala ortaya çıkmıştır.

Haskala, Avrupa aydınlanmacılığında Yahudilerin siyasal, sosyal ve kültürel açıdan özgürleşmesine, bununla beraber Yahudi inanç ve felsefesindeki temel değerlerin değişikliğe giden reformların yaşandığı dönem de olmuştur. Yahudilerin, yaşadıkları Avrupa ülkelerinin eşit haklara sahip vatandaşlıklarını elde etmeleriyle birlikte diğer toplumlara ait değerlerin giderek benimsenmesi sürecinde Yahudilik ve Yahudi kimliğinde değişimler ile dejenerasyonlar ortaya çıkmaya başlamıştır.

XIX. Yüzyıl itibariyle İngiltere, Fransa ve Almanya gibi batı Avrupa ülkelerinde Aydınlanma Dönemi ve Sanayi Devrimi’nin en çok yaşanan ülkeleri olması sebebiyle; bu ülkelerde yaşayan Yahudilerin yaşadıkları topluma daha hızlı entegrasyonunun sağlanması açısından, milli kimliklerinden vazgeçmeleri, dini kurumların ile sosyal ve dini hayatlarını modern toplumun değeriyle beraber ideallerine uygun hale getirme şartlarıyla o ülkenin vatandaşlık haklarına sahip olma hakkı tanınmıştır. Bunun sonucunda Yahudilerin cemaat ya da topluluk olma özelliklerini kaybetmesinin yanında milli ve dini kimliğe dayalı dini otoritenin Yahudi toplumu üzerindeki belirleyici hatta birleştirici etkisinin ortadan kaldırılmış olmasıdır. Haskala dönemi içerisinde Yahudi cemaatleri, din olgusunu günlük ve sosyal hayattan dışlanarak bireysel boyuta indirgenmiştir. Milli kimlik ve milli din ülküsü içerisinde hareket eden Yahudi toplulukları inanç sistemlerini milli kimlik olmaktan çıkararak yaşadıkları ülkenin içerisinde modern ve sıradan bir birey olarak yaşamayı tercih etmişledir. Yahudi kimliğinin binlerce yıllık dini ritüelleri terk edilmesiyle milli kimliklerinin bozulmasına giden aşamada cemaatlerin radikalleşmesi ile sekülerleşmesine yol açarak, kapalı bir toplum olarak yaşayan Yahudi toplumun böylece çok kültürlü bir topluma dönüşmesine yol açmıştır.

Fransız aristokrat aile mensuplarından olan Kont Clermont-Tonnerre’nin 1789 yılında Fransız Genel Meclisinde yaptığı konuşma da “Bir ulus olarak Yahudilerden her şeyi sakınmalı, birey olarak ise Yahudilere her şeyi sağlamalıyız.” ifadesiyle cemaat yada topluluklara bağlı değil bireylere dayalı modern bir toplum anlayışı içerisinde Yahudiler artıkdevlet içinde devlet olarak kendilerine ait sosyal-kültürel değer yargılarını ile kıyafetleri ve kendilerine has ekonomik kurumlarıyla yaşamlarını sürdürmelerinin önü geçilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Modernitenin başlıca şartı olan demokratikleşme ile Yahudilere tanınan eşit haklardaki vatandaşlık, Hıristiyan olan Avrupa toplumuna entegre etme süreci istenildiği gibi Yahudi problemini çözülemediği ortaya çıkarmıştır. Avrupa ülkelerinde yaşayan Hıristiyan toplumların Yahudi aleyhtarı davranışlar giderek “antisemitizm” olarak adlandırdıkları kimliğe dayalı Yahudi düşmanlığına dönüşmüştür.

Budapeşte’deDohanny utca isimli Yahudi gettosunda seküler bir ailenin çocuğu olarak 1860 yılında Dünya’ya gelen Theodor Herzl (1860-1904), yaşamını gazetecilik ve tiyatro oyun yazarlığı yaparak hayatını sürdürürken; Viyana gazetelerinden birinde Paris muhabiri iken, 1894 yılında Alfred Dreyfus isimli Yahudi asıllı bir yüzbaşının casusluk suçlamasıyla yargılanıp mahkûm edilişine şahit olmuştur. Bu olaydan çok etkilenen Herzl, Yahudilerin içine düştükleri durumlardan ancak coğrafi olarak dünyanın neresinde olursa olsun kendilerine has bağımsız devlet kurduklarında kurtulabileceklerini düşünmüştür. Herzl, kurulacak Yahudi devletinin Filistin toprakları üzerinde olması fikrini daima ileri sürerken, bununla birlikte Güney Amerika ya da Afrika kıtasında kurulabileceğini savunmuştur. İngiliz sempatizanı ve emperyalist düşüncesini sonuna kadar savunan Herzl, dönemin İngiltere başbakanı olan Benjamin Disraeli (1804-1881)’nin kendi fikir ve projelerinin desteklenmesini istemiştir. Böylece Theodor Herzl politik anlamda Siyonizm’in kurucusu olacaktır. Siyonizm ise Yahudi toplumunu bir millet olarak dünya siyasi tarihine entegre etmeyi, böylece binlerce yıllık Yahudi halkının sürgün ve asimile hayatını ve de dünyadaki antisemitizm sorununu bitirme doğrultusunda Filistin topraklarında kurulacak devlet için dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar Yahudilerin Filistin topraklarına göçlerini savunan ideolojik fikir hareketidir.

Politik Siyonizm ile Yahudi devletinin ruhani kurucu babası olan Herzl, düzenlediği toplantı ve konferanslarla "Yahudilerin Özgürleştirilmesi "ideolojisini Yahudi toplumu üzerinde milli duyguları tekrar hareketlendirerek Yahudi taraftar kadar birçok Yahudi olmayan taraftarlar toplamıştır. Bundan sonra da adım adım İsrail Devleti’ne giden adımlar arka arkaya gelmiştir. İnsanoğlu için Modern Çağ döneminden itibaren bağımsız Yahudi devletine giden olayları kronolojik olarak hatırlayalım:

1770:  Yahudi Aydınlanma (Haskala) hareketinin ortaya çıkışı.

1778:  Yahudi Aydınlanma (Haskala) hareketi ortaya çıkmasıyla Berlin’de modern tarzda eğitim veren ilk okulun açılması.

1789:  Fransız Devrimi ve Yahudilerin özgürleştirilmesine yönelik ilk tartışmalar.

1790:  Sefarad Yahudilerine vatandaşlık verilmesi.

1791:  Aşkenaz Yahudilerine vatandaşlık verilmesi.

1800:  Nüfus sayımı: 720 milyon Dünya nüfusu içinde 2.5 milyon Yahudi nüfusu.

1808: Alman Yahudilerine sivil ve siyasi hakların verilmesi.

1821: Osmanlı yönetimine karşı yürütülen Yunan isyanında, isyancılarla birlikte olmayı kabul etmeyen Peloponesse (Mora Yarımadası) Yahudilerinin katledilmesi.

1835:  Osmanlı Sultanı II. Mahmud’un Osmanlı Yahudilerine resmi azınlık statüsü vermesi ve ilk Hahambaşılık makamının tesisi.

1839: Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile Yahudi azınlığa özel hakların verilmesi.

1847:  Ünlü Yahudi ailesi Rothschild şirketinin İngiltere şubenin kurucusunun oğlu olan Lionel Rothschild’in İngiliz Parlamentosu’na seçilen ilk Yahudi olması.

1850: Avrupa kıtasından Amerika Birleşik Devletlerine Yahudi göçü.

1860:  Dünya Yahudilerine destek olmak amacıyla Paris’te Alliance Isralite Universelle (Evrensel İsrail Birliği) teşkilatının kurulması.

1882:  Filistin topraklarına ilk büyük Yahudi göçü (Aliya).

1896:  Theodor Herzl, Dreyfus davası sonrasında Yahudilere ait bir devlet fikrini yazdığı “Der Judenstaat” (Yahudi Devleti) adlı kitabı yayımlaması.

1897:  Theodor Herzl öncülüğünde Basel’ de (İsviçre) İlk Siyonist Kongrenin toplanması.

1898:  Theodor Herzl, Alman İmparatoru II. Wilhelm ile Filistin’de İmtiyazlı Arazi Kalkınma Şirketi kurulması hakkında İstanbul’da görüşmesi.

1901:  Theodor Herzl, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid ile Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmeleri karşılığında Osmanlı Devleti’nin tüm borçlarının silinmesi hakkında görüşmesi.

1902:  Theodor Herzl, İngiltere’ye giderek Siyonizm fikirlerini uygulamak adına İngiliz Hükümeti ile görüşmüştür.

1904:  Theodor Herzl, bağımsız Yahudi Devletini göremeden ölmesi ile yerine Siyonistlerin lideri olarak Haim Weizmann (1874-1952) seçilmesi. Aynı yıl Filistin topraklarına ikinci büyük Yahudi (Aliya) göçü.

1917:  Filistin topraklarında 400 senelik Osmanlı Devleti hakimiyetinin son bulması ve Kudüs’te İngiliz hakimiyeti başlamasıyla “Balfour Bildirisi” ile Filistin’in Yahudi yerleşimine açılması.

1919:  Filistin topraklarına üçüncü büyük Yahudi (Aliya) göçü.

1921: Filistin’de Hahambaşılığının tesisi.

1922:  Filistin’de İngiliz manda döneminin başlaması.

1924:  Filistin topraklarına dördüncü büyük Yahudi (Aliya) göçü.

1929:  Filistin topraklarına beşinci büyük Yahudi (Aliya) göçü.

1941-1945: Alman Nazi yönetimi tarafından Avrupa Yahudilerine soykırım (Holokost) uygulanması.

Salgından hayatını kaybedenlerin sayısı 82'ye yükseldi Salgından hayatını kaybedenlerin sayısı 82'ye yükseldi

1947:  Birleşmiş Milletler tarafından Filistin topraklarının %57’si Yahudi, %43’ü Arap kontrolünde şeklinde taksimi.

14 Mayıs 1948:  İsrail Devleti’nin kuruluşunun ilanı.

24 Mart 1949:  Türkiye’nin İsrail Devleti’ni tanıyan ilk Müslüman ülke olması.

Editör: Duha Sena Oskay