Eski Hazine Müsteşarı olan akademisyen Dr. Mahfi Eğilmez, katıldığı programda Türkiye'nin ekonomik gelişmeleri hakkında kritik değerlendirmelerde bulundu.

Oksijen TV’de Güzem Yılmaz Ertem'in sunuduğu programa konuk olan Eğilmez, enflasyonun düşürülmesi için iki nonunun çok önemli olduğuna değindi. Eğilmez, "Faiz, enflasyonun üstüne çıkarılmalı, yapısal reformlar hemen uygulanmalı" dedi.

Türkiye'de tüketim konusunda yaşanan sorunu evinde yaşadığı örnekle anlatan Eğilmez, "Evimde lavabo bozuldu. İçinde plastik aksamlar vardı. Kendim tamir etmek istedim. Gittim bir iş yerine 500 TL fiyat verdi. Bana pahalı geldi. Başka bir yere girdim 350 TL fiyat verdi. Bu fiyata daha bulamam düşüncesiyle iki tane aldım. İnsanlar artık aldıkları üründen aynı fiyata alamayacağı düşüncesiyle birkaç tane alıyor. Önce bunu aşmalıyız" ifadelerini kullandı.

"EVLER DETARJAN DEPOSU HALİNE GELDİ"

Eğilmez, "Çin'den alıp Türkiye'ye model ekonomisi uygulamak tabii ki olablir. Ama bilimden sapmadan. 'Faiz sebep enflasyon sonuçtur' diye şeylere girmemeiz lazım. Ona gidersek saçma sapan bir yerelere gidiyoruz. Hemen de dönemedik buradan 2,5 sene sürdü. Sonra da önümüze 800 küsür milyarlık fatura çıktı maalesef. Eksi 65 milyar dolarlık rezervle" diyerek şöyle devam etti:

Türkiye'nin yılın ilk yarısında ihracatını en fazla artırdığı ülke Romanya Türkiye'nin yılın ilk yarısında ihracatını en fazla artırdığı ülke Romanya

"Faizi yanlış belirlerseniz üretimi durdurursunuz. Türkiye ne yaptı? Faizi enflasyonun altında belirledi. Hala da öyle. Bu insanların davranışını etkiledi. Faiz düşük olunca insanlar tasarruflarını harcamaya yöneldiler. Enflasyonun yüzde 70-80 hatta gerçeğinin yüzde 125 olduğu ülkede bankada yüzde 45'le yüzde 50 ile para tutmak zarar ettiriyor insana. Ne yapacak o zaman? Mal alacak kendini korumak için. İnanılmaz bir tüketim artışına yol açtık. Parası olan ikinci, üçüncü evini aldı hiçbir şeyi olmayan evini şampuan, deterjan deposu haline getirdi. Bunu kırmak için önce gerçekle yüzleşmemiz gerekir. Gerçek nedir? Yüzde 125 enflasyon. Tamam kardeşim faizi buraya getireceğiz. Bunu yaparsak diğer olaylara zamanımız kalacak. Yapmazsak böyle boğulup gideriz maalesef. İstatistik kurumları hükümetten bağımsız hareket etmeli. Onlara telefon açıp, 'Kardeşim bugün enflasyonu düşük göster denilmemeli. Türk toplumu bugün TÜİK'in açıkladığı hiçbir veriye inanmıyor. Biz de zor durumda kalıyoruz. Enflasyon açıklanıyor, 'Ne yüzde 60-70'i hocam' diyorlar. Hiçkimse inanmıyor. Büyüme diyorsun ana da inanmıyorlar. Bu kurumu da çok zedeliyor. Bağısız bir yapıda istatistik kurumu kurmamız gerekir. Ben enflasyonun ENAG'ın ölçüsüne daha yakın olduğunu düşünüyorum."

"MERKEZ BANKASI'NIN BİR KÜLTÜRÜ VARDI"

Eğilmez, "Merkez Bankası'nın işi teknik bir konu. Teknik konuya siyaset karıştığğı zaman işin içinden çıkılmaz hale. Dünyanın her yerinde merkez bankalarına karışılıyor ama bu kadar değil. Trump da karıştı. 'Bu kadar faiz olmaz' dedi ama merkez bankası onu dinlemedi. Dinlemediği için de görevden alınmadı. Ama bizdeki artık fiili karışmaya döndü. Faizi bile belirlendiği dönemler yaşadık. Merkez Bankası'nın bir sistemi, kültürü vardı. Bunlar saygınlığı olan kuruluşlardı. Sen diyorsun ki adama, 'Faizi enflasyonun yarısında beklet' o zaman bir yerlere servet aktarıyorsun demektir. Bu başka bir karar. O zaman teknik olmaktan çıkıyor iş siyasileşiyor. Biz bunu çok yaptığımız içn de batırıyoruz durumu. İşte kur korumalı mevduat. Çok net bir şekilde çıktı zarar ortaya" diye konuştu.

"Merkez Bankası rezervlerini piyasaya müdahale için kesinlikle yakıyor. Merkez Bankası şeffaf olmalı. Sürpriz yapmamalı. İnsanlar sürprize alıştı. PPK toplanıyor, saat 2'ye bir dakika kala herkes fal açıyor, 'Merkez Bankası acaba ne yapacak?' diye. Halbu ki bu Fed'de beli. Faiz 0,50 atrırılacak denildiği yerde 0,25 faiz artırıldığı hiç görülmedi. Dolayısıyla insanlar, biliyorlar, bekliyorlar, güveniyorlar, eminler" diyen Eğilmez, "Bugün enflasyon yüzde 68 ise sen faizi yüzde 70 yapacaksın önüne geçeceksin. Sonra yavaş yavaş geri gelmeye başlayacaksın. Yani tersini yapacaksın. Biz enflasyonu kovalıyoruz. Kovalayarak yakalayamazsın. Onlar temmuz, ağustos için baz etkisine güveniyor. Bu ayrı bir şey. Bu olayı çözdüğün anlamına gelmiyor. Tabi bu çok kolay mı değil? Biz bu kadar rahat konuşuyoruz ama. Yüzde 70'e çıkardığında çok batış da olur. Çok KOBİ elimizde kalır. Bunu yavaş yavaş getirebilirdiler bugüne kadar" ifadelerini kullandı.

"MÜDÜRLER MERCEDESTEN İNMİYOR"

Eğilmez, "Tek başına Merkez Bankası'nın faiz artırmasıyla çözemiyorsun. Bunun yanına bir şeyler koyman lazım. Yapısal reform dediğin şeyleri yavaş yavaş monte etmen lazım ki, dünya da bir baksın, 'Bunlar doğru yola giriyorlar, buraya para yatırılır' desin ve biraz para gelsin. Bütçe açığında kamunun harcamaları çok yüksek. Bir ülkede isanlar için kural koyuluyorsa önce kural koyanların onlara uyması gerekir. Kural koyanlar tasarruf çağrısı yapıyor. Ama kendileri yapmıyor bunu. İnanılmaz bir kamu harcaması var. Ben 1997'de Hazine müsteşarıydım benim arabam Reno'ydu (Renault). Devletin tahsis ettiği arabaydı. Şimdi en basit il müdürüne bakıyorsunuz altında Mercedesler, Audiler var. Biz buradan çıkamayız. Sonuçta topladığın vergiyi harcıyorsun. Her yer böyle. Biz başkanlık sisteminde kalacaksak 150 milletvekili yeter. Meclis'in eski etkisi yok ki... Niye 600 kişiye bu maaşları verelim?" ifadelerini kullandı.